24 Mayıs 2012

Farkında Olmalı İnsan…

Farkında Olmalı İnsan…
Kendisinin, Hayatın Olayların, Gidişatın Farkında Olmalı.
Farkı Fark Etmeli, Fark Ettiğini De Fark Ettirmemeli Bazen…
Bir Damlacık Sudan Nasıl Yaratıldığını
Fark Etmeli.
Anne Karnına Sığarken Dünyaya Neden Sığmadığını
Ve En Sonunda Bir Metre Karelik Yere Nasıl Sığmak Zorunda Kalacağını
Fark Etmeli.
Şu Çok Geniş Görünen Dünyanın, Ahirete Nispetle Anne Karnı Gibi Olduğunu
Fark Etmeli.
Henüz Bebekken ‘Dünya Benim!’ Dercesine Avuçlarının Sımsıkı Kapalı
Olduğunu, Ölürken De Aynı Avuçların ‘Her Şeyi Bırakıp Gidiyorum
İşte!’ Dercesine Apaçık Kaldığını
Fark Etmeli.
Ve Kefenin Cebinin Bulunmadığını Fark Etmeli.
Baskın Yeteneğini
Fark Etmeli Sonra.
Azraillin Her An Sürpriz Yapabileceğini,
Nasıl Yaşarsa Öyle Öleceğini
Fark Etmeli İnsan
Ve Ölmeden E vvel Ölebilmeli.
Hayvanların Yolda Kaldırımda Çöplükte
Ama Kendisinin Güzel Hazırlanmış Mükellef Bir Sofrada Yemek Yediğini
Fark Etmeli.
Eşref-İ Mahlukat (Yaratılmışların En Güzeli) Olduğunu
Fark Etmeli.
Ve Ona Göre Yaşamalı.
Gülün Hemen Dibindeki Dikeni, Dikenin Hemen Yanı Başındaki Gülü
Fark Etmeli.
Evinde 4 Kedi 2 Köpek Beslediği Halde
Çocuk Sahibi Olmaktan Korkmanın Mantıksızlığını
Fark Etmeli.
Eşine ‘Seni Çok Seviyorum!’ Demenin Mutluluk Yolundaki Müthiş Gücünü
Fark Etmeli.
Dolabında Asılı 25 Gömleğinin Sadece Üçünü Giydiğini, Ama Arka
Sokaktaki Komşusunun O Beğenilmeyen Gömleklere Muhtaç Olduğunu
Fark Etmeli.
Zenginliğin Ve Bereketin, Sofradayken Önünde Biriken Ekmek
Kırıntılarını Yemekte Gizlendiğini
Fark Etmeli.
FARK ETMELİ.
Ömür Dediğin Üç Gündür,
Dün Geldi Geçti Yarın Meçhuldür,
O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür,O Da Bugündür.
Can Yücel

4 Mayıs 2012

Bahar salınımları

Doktora filan mı gitsem? Sorsam; herkes geçer cağnımmm hepimize olur öyle arada diyecek. Nedir bu iş tutamama hali anlamadım, vallahi herkesten çok ayıplıyorum kendimi. Azmim, şevkim filan kırıldı herhalde ne bileyim. Kolumu kaldırmak için kendimi ikna etmem gerekiyor (yok artık nasıl bahar bu? )
Ama bir yandan spora gitmek için kendimi motive ettim artık, düzene de girdi sayılır, haftada üç kere mutlaka gidiyorum. Telefon değiştirme durumum şimdilik ertelendi; benden korkup tekrar çalışmaya başladı gariban.
Web sitesi için ilk adımı attık, devamı benden dolayı bir türlü gelemiyor (n'olcak benim bu halim?)
Paris gezisi de pek bir tatlıydı, beş gün çabucacık ama güzel geçti. (tatile üşenmezsin tabi)

Kah ıslandık deli gibi yağan yağmurda,
Kah yandık güneşin altında,
Herşeye rağmen güzeldin paris,
Kal sağlıcakla anılarda :P

Sevgili Blog

Sen bunu tee mart ayında yaz, taslaklara kaydet bırak, bu nasıl bir tembelliktir arkadaş...cık cık cık...




Sevgili blogum, canım ciğerim,

Kasım ayından beri doğru dürüst bir not düşmemişim, bir de ekim ayında söz vermişim her ayın sonunda performans değerlendirmesi yapacağım diye...Hayat koşturması mı desem, iyice yoğunlaşan işlerim mi desem, bir kış uykusu mu desem bilemedim. Sanma ki söz verince tutmayan biriyim, aksine sözümü tutmak için paralarım kendimi; bilen bilir. Sanma ki unuttum seni, sanma ki terk ettim.

Aylarca yazmadan durmuşum; en son bir yarışma için tanıtım yayınladım, ondan sonra da bir iki gün önce tahammül edemediğim bir olaya haykırdım kelimelerimi.

Sürüncemede kalan bütün işlerimi halledip; yeni yıla yüksüz girdim bunu da iftaharla sunarım. Ama yapılacaklar bitmez blog;

*Spor kulübüne karar verdim, önümüzdeki günlerde ödeme yapmaya gideceğim, ayrıca spor hayatıma da bu pazartesi itibari ile başlıyorum :)

*Web sitesi çalışmalarım için, 21 Mart Çarşamba günü kuziciğim ile görüşmeye gidiyorum.

*Ayrıca yediklerime dikkat etmeli, bol su içmeliyim, daha çok fotoğraf çekmeliyim,

*Nisan'da Paris seyahati (evet doğru okudun) için heyecanlanmalı, yaz tatili için otel bulmalıyım,

*Telefonum bozuldu, telefon işini de halletmem gerekiyor falan filan.