1 Kasım 2011

Renklerden sarı koydum Ekim'in adını...

Bundan böyle her ayın bitiminde, devirmiş olduğumuz ay boyunca neler yaptığımı özetleyerek bloguma not düşmeye karar verdim. Böylelikle hem hafızam silinmemiş,hem gerekli özeleştiriler yapılmış, değerlendirme raporları oluşturulmuş, çıkartılacak dersler bir bir belirlenmiş olacak. Ve işte huzurlarınızda; renk olsa sarı, içecek olsa ince bellide demli bir çay, hayvancık olsa kedi olacak olan EKİM!

Ekim ayına dair ilk hatırladığım, departman değişikliği ve ilanının resmen yapılmış olması ve bana da "haydi kendi kanatlarınla uç" denmesiydi. Eveeeet artık bu holding'in dört departmanını birden asiste eden bir yönetici asistanıyım; yok yöneticiler asistanıyım...Allah bana kolaylık versin diye kendim için dua edip aminliyorum. Eller birini idare etmeye çalışırken, müthiş potansiyelim sayesinde dördünü çekip çevirmek için kendimi paralamışım da haberim yok.
(Ders 1: Çok çalışmalı ve dikkatini toplamalısın)

Ekim ayının ikinci hatırlananı olan bu durum; bir cumartesi sabahı uyanıp, alnımda, burnumda, yer yer saçımın yüzümle birleştiği noktalarda kıpkırmızı, kabarık pütürlü, kaşınması geçmeyen "Seboreik Dermatit" olduğumu öğrenmemdi. O da ne ki derseniz, az önce bahsettiğim belirtileri gösteren, stresten coşup ortaya çıkan bir çeşit egzama imiş. Gittiğim dermatologdan bu tespiti öğrendikten ve verilen ilaçları bir hafta kullandıktan sonra sakinleşip, geçti. Her stres artışı döneminde tekrarlayacağını unutmayarak, önce kendime sonra hepimize stresten uzak o rüya gibi günleri diliyorum.
Bu ayın ikinci hastalığı ise bildiğiniz nezle; geniz yanması, ardından burun akıntısı, ve öksürük...Ama bunda benim hiç bir günahım yoktu sevgili okur, spor klübüne hasta hasta gelen o yüce insanlar canım kocama, canım kocam bana şeklinde zincirledik bulaştırmayı. Neyse ki ben bildiğim kadarı ile kimseye bulaştırmadan kendi içimde imha ettim mikropları.
(Ders2: Hastalık bu.. onu bile dert etmeyeceksin, maazallah hasta olursun)

Hastalıklar biterken, benim değil tüm Türkiye'nin içini yakan, şehit haberleri ardından van depremi... Söylenecek çok şey var içimde, denedim bir kaçını söylemeyi, yok söylesemde acım, üzüntüm geçmiyor.
Hep derler ya ateş en çok düştüğü yeri yakıyor...Benim acım onların acısının yanında ne ki?
Bir de 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız var. Kutlamaları bahaneler ile bu sene iptal edilse de biz millet olarak kutladık, herkese, herşeye inat...Tüm Türklerin Cumhuriyet Bayramı sonsuza dek kutlu olsun!
(Ders3: Değerlerini hiçbir zaman kaybetme)

Düğün dernek'de durmuyor tabi; ilişkilerinde yıllarını devirmiş bir çiftimizi daha evliler grubuna alkışlar eşliğinde aldık geçtiğimiz ay. Fatih&Gözde çiftine ömür boyu mutluluklar dilerken, eski arkadaşları, ahbapları görüp iki lafın belini kırıverdik bu vesile ile.
(Ders4: Arkadaşlarınla daha sık görüşmek mutluluk verir)

Son olarak babamın hastalığı nedeniyle, artık dördüncü kata kadar merdiven çıkması pek mümkün olmadığı için aranan ev nihayet bulundu. Eski mahallemizde, dostların arasında, temiz, mütevazi bir bahçe katı. Kasım ayında taşınmalarını planlıyoruz, umarım yeni ev yeni mutluluklar, yeni umutlar getirir canım aileme...
(Ders5: Yenilik yapmak güzeldir, yenilenmek için çabala)

Önümüzdeki Kasım ayının bilinen gündem başlıkları ise sevgilimin doğumgünü ardından kurban bayramı ve muhteşem izin günleri olarak görünüyor, bakalım neler eklenecek. Ayrıca sürüncemede kalan işlerimi de buraya not edip kendime bir yaptırım uygulamak istiyorum izninizle. Hala üye olunacak spor klübüne karar verilmedi, hala eve gelecek olan "işte bu dediğim" temizlikçi bulunamadı, hala satın aldığımız büyük ayna yerine asılmadı. Ayrıca gitmem gereken bir fotoğraf atölyesi, dişçi ve kalp damar cerrahi muaynem bulunmaktadır. Derhal halledilsinler !!

Hiç yorum yok: