Her yerde duyup da kulak asmayıp, nice sonra kayıt olduğum facebook hikayem gibi blog hikayem de, moda zamanında değilde, içimden yapmak geldiğinde yaptığım bir hareket olarak takvimime eklendi. Aslında bunu yapmam da oradan buradan görüp, haydi bir blog açıp bir kenarda saklayalım yerine "yapıyorsan hakkını ver" duygusu etkili oldu. Sürekli eski usul kalem kağıt ikilisi ile sağda solda yazıp durduğum, yazdıklarıma sinirlenip yırtıp attığım, yazmakla tatmin olamadığımda çizdiğim -ki uzun zamandır bunu yapmadım- sayfalar dolusu karalamalar vardır.
Gretchen Rubin'in halen okumakta olduğum Mutluluk Projesi kitabı (kitap hakkında ki nacizane yorumlarımı daha sonra paylaşacağım) bir çok konuda olduğu gibi blog konusunda da bir farkındalık yarattı. Söylemek, paylaşmak istediklerin yok mu o zaman ne duruyorsun aç bir blog belki faydalı bile olursun dedim kendime. İyi de nasıl? Bu konuda tek bir fikrimin bile olmadığını ama yüce web dünyasının beni karşılıksız bırakmayacağını düşünerek parmaklarımı sıvadım. Üç beş tık sonra ana hatları ile bir blog sayfası oluştu bile. Nasıl heyecanlandığımı, mutlu olduğumu Gretchen'ın görmesini isterdim. Kendisi ile karşılaşmış olsak "evet gretchen mutluluk projende yer alan adımlarından bir tanesi olan blog aç önerin beni olduğumdan daha da mutlu etti, teşekkürler" der, halini hatrını sormayı ihmal etmeden misafirperverlik ile akşam yemeğine de çağırabilirdim.
Hayatımda son dönemde kendim ile ilgili aldığım kararlardan biri olan blog sahibi olmak maddesine de bir tik koyarak, ilerliyorum haydi rastgele...
1 yorum:
o zaman bu bloga ilk yorumda benden olsun...
penguşim heyecanla yazılarını bekliyorum:)
Yorum Gönder